Antik Çağdan Bu Yana Denizli'de Tekstil

Antik dönemde Menderes rotasi daha çok ticaret yolu olarak önemlidir. Bu yol iç kisimlardan Efes limanina ticaret hacmini tasir. Daha sonraki Bizans döneminde burasi, güneyin yüksek kisimlari için, haberlesme yolu olarak kullanilmistir. Efes` ten çikan yol Menderes nehri üzerinden Hierapolis (Pamukkale)` e gelir. Güneye dogru dönen yol (Çal ilçesi yönünden) Lycos vadisine ulasir. Bu yol Hiristiyanlik döneminde de Efes` ten doguya seyahat edenler için yaygin olarak kullanilmistir.

Lycos Vadisinde Hierapolis, M.S. 2.-3.yy' larda gelisme yönünden altin çagini yasamistir. Kentte dokunan kumaslar Italya' ya kadar ihraç edilmis olup (Fotograf 1 - 2), ayni zamanda Bati Anadolu kentleriyle (Efes, Bergama, Smyrna, Sardes, Aphrodisias vb.) siki bir ticari iliski saglanarak birlik sikkeleri basilmistir. Tekstil ürünlerinin üretilmesi ve boyanmasi, hali kilim dokuma yönünden Hierapolis, antik dönemin bir fabrika kenti görünümündedir. Bu üretim, diger Lycos Vadisi kentleri olan, Laodikeia ve Colossai ile beraber yapilmistir.

Fotoğraf 1
Hierapolis' te Flavia Zeuxis' in Anıt Mezarı.

Fotoğraf 2

Tüccar Flavia Zeuxis'in Anıt Mezarından Grekçe yazıt detayı (M.S. 1.yy). Burada Flavia Zeuxis, Hierapolis'te üretilen dokuma ürünlerini (Halı, Kilim, Kumaş vb.) Efes limanına götürdüğünü ve buradan gemilerle Akdeniz havzası ülkelerine sevk ettiğini bu seyahatler sırasında İtalya' da Malia burnunu 72 kez dolaştığını anlatır.

 

 

 

 

 

Tüccar Flavia Zeuxis'in Anit Mezarindan Grekçe yazit detayi (M.S. 1.yy). Burada Flavia Zeuxis, Hierapolis'te üretilen dokuma ürünlerini (Hali, Kilim, Kumas vb.) Efes limanina götürdügünü ve buradan gemilerle Akdeniz havzasi ülkelerine sevk ettigini bu seyahatler sirasinda Italya' da Malia burnunu 72 kez dolastigini anlatmaktadir.

Antik dünyanin tekstil devi Laodikeia' da, Hiristiyanligin yayilmasi çok zor olmustur. Bunun nedeni de kentin ticaret ve tekstil ile ulastigi zenginliktir. Zengin ve refah düzeyi yüksek olan halk, ilk basta yeni dine fazlaca bir ilgi göstermemistir. Özellikle Polemos Sülalesinin zenginligi tüm antik dünyada dillere destan olmustur. Bu zenginligin en büyük kaynagi, Laodikeia' da yetistirilen kuzguni renkli bir tür koyun ve bunlarin yününden saglanan dokuma ürünleridir. Antik cografyaci Strabon (XII/VII-16) Laodikeia' da kuzguni siyah renkli, yünü çok yumusak bir cins koyun yetistirildigini, bu koyunlarin yünlerinin Miletos (Balat)` ta yetistirilen koyunlarinkinden dahi üstün oldugunu, bu sayede Laodikeia' lilarin büyük gelirler elde ettiklerini yazmaktadir. Antik yazar Vitrivius(VIII/III-14) koyunlarin yünlerinin yumusak olusunu içtikleri bölgenin çürük kokulu suyuna baglamistir.

Laodikeia' da dokunan ve Trimitia adiyla bilinen tunikler o denli ünlüydü ki, bu nedenle kent bir dönem "Trimitaria" olarak anilmistir. Antik dönemin en güzel tekstil ürünleri Lycos (Çürüksu) vadisinde dokunmustur. Dokuma ürünleri Miletos (Balat)' u bile geride birakmistir. M.Ö. 4. yüzyilda burada dokunan tekstil ürünleri Sardes (Salihli)' te toplanmis ve oradan dagitilmistir. Antik dönemde Karya ve Lidya sehirleri tekstil endüstrisinde Laodikeia, Colossai ve Hierapolis' e rakiptir. Lycos vadisinde yünün yikanmasi, boyanmasi önemli bir sektör haline gelmistir.
Antik cografya içinde Ionya, Lidya ve Frigya` daki endüstrilerin en önemlileri fabrikasyon tekstil üretimidir. Bir Ion liman sehri olan Miletos` un tümü, Hermos (Gediz) ve Menderes havzasinda uzanan sehirler, Lidya` da dikkate deger sekilde Sardes (Salihli), Thyateira (Akhisar) Frigya` da Colossai, Hierapolis ve Laodikeia ekonomik yönden Ege liman sehirlerine baglidirlar.

Klasik dönemde Miletos` da yetisen koyunlarin yünleri, kalitesi ve yumusakligi ile antik dünyada önemli ve ayricalikli bir üne kavusmustur. M.Ö.4-3.yy` da Miletos yünlerinden yapilmis dokuma ürünleri, bir ayricalik ve kalite sembolüydü. M.Ö. erken 4.yy` da Erythrae (Ildiri)` de bir yasa ile standart disi ikinci kalite yünün satisi yasaklanmistir. Ve bu yüzyilin sonunda Miletos` tan alinan yünler, Theos (Sigacik)` da fabrikasyon olarak pelerin ve palto kumasi yapiminda kullanilmistir. Lidya sehirlerinde Sardes ve Thyateira (Akhisar) tekstil üretiminde büyük bir üne kavusmustur. Burada dokunan resimli duvar örtüleri ve elbiseler Romalilar tarafindan Attalic olarak biliniyordu. Bu isim bazi antik kaynaklara göre, Bergama krallik sarayi için üretilip kullanilan fabrikasyon ürünlere verilen bir marka adidir.

Ionya ve Lidya sehirleri tekstil endüstrisinde Lycos vadisi kentleri Hierapolis, Laodikeia ve Colossai ile rekabet halindedirler. Laodikeia` da üretilen parlak siyah renkli yünler, özellikle yumusakligiyla Miletos` ta üretilenlerden daha ünlüdür ve sehrin zenginliginin kaynagi da büyük ölçüde buna baglidir. Özellikle Laodikeia antik dönemde konfeksiyon sanayinde büyük ün kazanmistir. Burada üretilen kumaslar, kisinin zevki ve yilin modasina göre konfeksiyon olarak dikilip, tüketicinin begenisine sunuluyordu. Bu açidan antik dünyanin en önemli konfeksiyon merkezlerinden biri de Laodikeia' dir.

Hierapolis` de ise, yalnizca yün isçileri degil, hali dokumacilari ve erguvani-mor boyacilar da esnaf birligi olusturmuslardir. Sehirdeki termal su, agir kireçli olusu nedeniyle, erguvani-mor yün boyamaciliginda çok kullaniliyordu. Kirmizi köklerden elde edilen bu boyalarla renklendirilen yünler, Erguvani rengiyle her yerde taniniyordu.

Frigya bölgesinin refah düzeyinin yüksek olmasinda en büyük etken, güneybati kiyidaki Lycos vadisi kentlerinde, tekstil endüstrisinin asiri bir sekilde gelismesinde ve topraktan elde edilen gelirlerde aranmalidir. Gerçekten bölgede antik dönemde, önemli bir ticaret hacmi aktif bir noktadaydi. Bu zenginligin kaynagini, Thiounta (Gözler)' dan çikartilan renkli mermerler, Hierapolis` in bakir isçiligi, Dionysopolis (Çal-Ortaköy) etrafinda yetistirilen baglardan elde edilen tatli saraplar da etkilemistir.

Yukarida da degindigimiz gibi, Denizli ve çevresinde antik dönemde, zenginligin ana kaynagi tekstil ve buna bagli olarak gelisen ticarettir. Bugün Denizli ili tekstil alaninda dünya çapinda ulastigi basarisini, 2300 yillik köklü geçmisine borçludur. Çünkü bu vadi insani, tekstil ticaretinde, Hellenistik dönemden (M.Ö. 3.yy' dan) itibaren, antik dünyada altin çagini yasamistir.

Antik dönemde tekstilin ana kaynagi yün ve ipektir. Buldan, Tavas, Acipayam, Babadag eteklerinde ve Laodikeia' da yetisen koyunlarin yünlerinin yumusakligi tüm Antik dünyada ün salmistir. Bölgede yünün boyanmasi, dokunmasi ve konfeksiyon haline getirilmesi bir sektör haline gelmis ve fabrikasyon seri üretimler yapilmistir. Babadag eteklerinde yer alan Trapezopolis (Bekirler Köyü), Attouda (Hisarköy) antik kentleri, Lycos vadisindeki diger antik kentleri olan, Tripolis (Yenicekent), Laodikeia (Goncali-Eskihisar Köyleri), Colossai (Honaz) ve Hierapolis (Pamukkale) ile aralarinda birlik kurarak ürettikleri tekstil ürünlerini direkt olarak Efes limanina götürmüsler ve buradan gemilerle, tüm antik dünyaya (Samos (Sisam) Adasi, Atina ve Italya' ya)) aracisiz olarak ihraç etmislerdir. Bu olaylara dayanarak söyleyebiliriz ki, Dünyanin ilk faal borsalarindan birisi Laodikeia' da kurulmustur. Antik dönemde, seri konfeksiyon giyim üretimi ilk defa Lycos bölgesinde yayginlasmistir. Bölgede dönemin moda zevklerini yansitan konfeksiyon üretimler o kadar yaygin hale gelmistir ki, Roma döneminde özellikle M.S. 2.-3.yy' larda Roma sarayini dahi, bu bölge insanlari giydirmistir. Bu dönemde Lycos vadisi üretimi kumaslari almak ve giymek bir ayricalik ve prestij sembolü olmustur. Lycos vadisi kentlerinde dokunan hali, kilim ve kumaslarla ölen kimsenin mezarlari dahi süslenmistir. Bölgede olusturulan dokuma birligi, dönemin borsasidir. Bu borsa kararlarina göre, ikinci kalite yünden kumas, ikinci kalite kumastan ise konfeksiyon elbise yapilmasi kesinlikle yasaklanmistir. Bu tür hileli üretim yapanlar, borsa üyeligine alinmamistir. Bu kaliteli üretim sayesinde vadi kentleri büyük bir zenginlik ve refah seviyesine ulasmislardir. Öyle ki M.S. 60 yilinda olan büyük depremde tüm vadi kentleri tamamen yikilmasina ragmen, ulastiklari zenginlik sayesinde büyük ölçüde kendi kendilerini tekrardan imar edebilmislerdir.

Bölge Bizans döneminde de dinsel yönden ön plana çikmistir. Özellikle Osmanli döneminde bölge, antik dönemde oldugu gibi tekstil üretiminde kendini duyurmaya devam etmistir. Bu dönemde Babadag, Buldan ve Kizilcabölük dokumalarinin ünü her yerde duyulmustur. Osmanli sarayi dahi, Buldan dokumalarini tercih etmis, Genç Osman' in gömlegi burada dokunmustur.

Fotoğraf 3
Attouda (Hisarköy)' de günlük hayat, ana-çocuk ve dokuma tezgahi yasamin ayrilmaz parçasi.

Salbacos (Babadag) daginin eteklerinde yer alan Buldan ve Babadag ilçeleri ile Kizilcabölük kasabasinin, antik dönemde oldugu gibi, bugün de geçimleri tamamen tekstile dayanmaktadir. Bu yerlesmelerde, tekstil hayat demektir ve de günlük degismeyen bir yasam biçimidir. Sabahin erken saatlerinden itibaren ritimli bir sekilde baslayan tezgah sesleri, yanik bir türkü, içli bir sarki, daha da ötesinde sanki senfoni orkestrasidir. Çocuk bu sesi daha annesinin karnindayken duymaya baslar ve bu ses onun için bir yasam felsefesi olur ve tüm hayati boyunca devam eder (Fotograf 3). Bu üretim kaynagini tarihin derinliklerine dayanan, köklü geçmisinden almaktadir. 1895 yilinda Lycos ovasindan geçen arastirmaci F.Sarre, Babadag` in büyüleyici manzarasini Pitoresk yagli boya bir tablo olarak nitelendirmistir. Gerçekten de Babadag yaylalari, vadileri, sulari ve yesilin her tonunun bulundugu tabiat örtüsüyle günümüzde insani rahatlatan ve huzur veren bir havaya sahiptir. Bu yönüyle bölge dagcilik ve yayla turizmine çok elverislidir. Sarre notlarinda o zaman 8 bin nüfuslu Buldan dokumalarinin her yerde çok begenildigini, geçimin dokumacilik oldugunu, bezlerin yünden yapildigini içlerine ipek gerildigini, bunlarin üzerine sari ipek iple bantlar geçirildiginden söz etmistir. Elbette ki Sarre o zaman Babadag yamacindaki eski ismiyle Kadiköy (Babadag)' e ugramamistir. Eger ugrasaydi, Buldan` daki gibi tekstil ürünlerini, her evde yer alan el dokuma tezgahlarini görecekti.

1883-1886 yillarinda Vadi kentlerinde detayli arastirmalar yapan Ramsay, antik dönemde Laodikeia` nin bir tekstil merkezi olmasina ragmen, bunun yerini Kadiköy (Babadag) ve Buldan` in aldigini belirtmektedir. Ramsay, Kadiköy (Babadag)' de her evde tezgahlarda dokuma yapildigindan söz etmistir (Fotograf 4). Ramsay` in 115 yil önce yaptigi tespitler gerçekten dogrudur. Bugün Denizli` de en basta Babadag olmak üzere, tekstil merkezi Buldan ve Kizilcabölük' tür. Ancak bu tekstilcilerin çogu, günümüzde belli bir merkeze toplanarak organize sanayi bölgeleri kurmuslar ve ürünlerini buradaki dev fabrikalarda üreterek, antik dönemde oldugu gibi, simdi de tüm dünyaya ihraç etmektedirler. Iler ki dönemlerde antik tekstil baskenti Laodikeia' da yapmayi planladigimiz kazilarda, bu konularla ilgili birçok eser ve belge bulacagimizdan süphemiz yoktur. Simdiden Denizli' nin girisimci is adamlarinin destek verecegine inaniyoruz.

Fotoğraf 4

Kadiköy (Babadag) ' da eski dokuma tezgahi.

* Prof.Dr. Celal SIMSEK
Pamukkale Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji-Sanat Tarihi Bölümü
Kinikli Kampüsü-DENIZLI

celalsimsek@hotmail.com
csimsek@pamukkale.edu.tr